Birmingham Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, sera gazlarının alt atmosferde ısıyı hapsetmesi, üst atmosferin soğumasına ve büzüşmesine neden oluyor. Normalde atmosferin yoğunluğu, eski uyduların yörüngeden çıkmasını sağlayarak uzay enkazını azaltıyor. Ancak atmosferin incelmesiyle birlikte uyduların yörüngede kalma süresi uzuyor ve çarpışma ihtimali yükseliyor.
Şu anda 300 ila 1000 kilometre yükseklik arasındaki alçak Dünya yörüngesinde 8 binden fazla uydu bulunuyor. Bilim insanları, uzay hava olaylarının atmosferin yoğunluğunu kısa süreli olarak değiştirebildiğini ancak iklim değişikliğinin uzun vadeli bir etkiye sahip olduğunu vurguluyor.
Uydu çarpışmaları ve uzay enkazı riski
Atmosferin yoğunluğunun azalmasıyla birlikte, uydulara uygulanan sürtünme kuvveti de azalıyor. Normal şartlarda atmosferik sürtünme, kullanılmayan uyduların zamanla yörüngeden çıkmasını sağlıyor. Ancak atmosferin incelmesiyle birlikte, uydular yörüngede çok daha uzun süre kalıyor.
Bu durum, eski uyduların yeni uydularla çarpışma riskini artırarak uzay enkazı sorununu büyütüyor. Artan uzay enkazı, yeni uydu fırlatma süreçlerini de daha riskli hale getiriyor ve iletişim, hava tahmini ve navigasyon sistemlerini tehdit ediyor.
Uzayın sürdürülebilirliği için acil önlemler şart
Araştırmanın başyazarı Matthew Brown, Nature Sustainability dergisinde yayımlanan çalışmada, uzayın sürdürülebilirliğinin küresel bir öncelik haline gelmesi gerektiğini vurguladı.
“Genellikle iklim değişikliğinin yalnızca yeryüzündeki etkilerini konuşuyoruz ancak bu çalışma, değişimin uzayda da hissedildiğini gösteriyor. Alçak Dünya yörüngesindeki uydu sayısı hızla artıyor ve bu uydulara haberleşme, hava tahmini ve navigasyon gibi kritik alanlarda bağımlıyız. Uzayın uzun vadeli sürdürülebilirliğini güvence altına almak zorundayız” dedi.
Kessler sendromu tehlikesi büyüyor
Brown, kontrolsüz uydu artışının “Kessler Sendromu” olarak bilinen zincirleme çarpışmaların başlamasına yol açabileceğini belirtti. Bu senaryoda, çarpışan uyduların oluşturduğu enkazlar, diğer uydulara çarparak domino etkisi yaratıyor ve Dünya yörüngesini neredeyse kullanılamaz hale getirebiliyor.
“Teknoloji, uydu çarpışmalarını önlemek için bazı çözümler sunabiliyor ancak Dünya’nın doğal atmosferik değişimlerinin uzay operasyonlarını nasıl etkilediğini anlamak da kritik öneme sahip. Küresel sera gazı emisyonlarının azaltılması, termosferin korunmasına ve uzayın sürdürülebilirliğinin sağlanmasına katkı sunabilir” diye ekledi.
Bilim insanları, uzay ajanslarının ve hükümetlerin bu durumu ciddiye alarak uzun vadeli çözümler geliştirmesi gerektiğini belirtiyor. Uzaydaki çöp sorununun büyümesini önlemek için uydu yönetim politikalarının gözden geçirilmesi ve karbon salınımını azaltmaya yönelik küresel iş birliği sağlanması çağrısında bulunuyorlar.