Şirketin önerdiği yöntem, füzyon reaktöründen çıkan nötronların cıva-198 izotopunu bombalayarak, önce cıva-197’ye dönüştürülmesini, ardından bunun altın-197’ye bozunarak kararlı altın izotopuna ulaşılmasını içeriyor.
Altın üretimi, nötronlarla tetiklenen bu tür parçacık bozunumları sayesinde teorik olarak mümkün. Ancak, sürecin uygulanabilirliği, enerji verimliliği ve maliyet açısından önemli soru işaretleri bulunuyor.
Yüksek nötron akısı gerekiyor
Füzyon reaktörleri genellikle hidrojenin iki formu olan döteryum ve trityum kullanılarak enerji üretiyor. Bu süreçte açığa çıkan yüksek enerjili nötronlar, materyallerin çekirdeklerine çarparak izotop dönüşümlerini mümkün kılıyor. Altın elde edebilmek için, cıva-198’in 6 milyon elektronvolttan daha yüksek enerjiye sahip nötronlarla bombardıman edilmesi gerekiyor.
Marathon Fusion, bir gigawatt termal güce sahip bir füzyon santralinin yılda birkaç ton altın üretebileceğini öne sürüyor. Ancak bu hesaplamalar, hâlen ticari olarak var olmayan füzyon reaktörlerinin “dijital ikizi” üzerinden yapıldı. Bu nedenle modellemelerin doğruluğu, gerçekte nasıl sonuçlar vereceği henüz belirsiz.
Bilimsel zorluklar ve ekonomik gerçekler
Altın üretimi açısından fiziken mümkün olan bu süreç, teknik ve ekonomik açıdan büyük engellerle karşı karşıya. Bugüne kadar parçacık hızlandırıcılarında atomların dönüştürülmesi başarıyla yapılsa da, örneğin Cern’de dört yılda sadece 29 pikogram altın üretilebildi. Bu hızla bir ons altın elde etmek, evrenin ömründen yüzlerce kat uzun sürerdi.
Ayrıca üretilecek altının başlangıçta radyoaktif olması, onu doğrudan kullanıma uygun hâle getirmeyecek. Uzun süreli atık yönetimi ve rafinasyon işlemleri gerektirecek.
Geleceğe dair umut var ama netlik yok
Marathon Fusion’un sunduğu fikir, kâğıt üzerinde heyecan verici. Ancak füzyon teknolojisinin henüz ticarileşmemiş olması, bu tarz projelerin fizibilitesini ciddi ölçüde kısıtlıyor. Örneğin İngiltere merkezli JET gibi ileri düzey füzyon deneyleri bile şu ana kadar sadece sınırlı miktarda enerji üretebildi.
Buna rağmen, 2040 yılına kadar devreye alınması planlanan “Spherical Tokomak for Energy Production (STEP)” gibi yeni nesil kompakt füzyon reaktörleri, bu tür uygulamalar için umut vadediyor.
Şimdilik bu girişim, yeni bir California altına hücumunun temellerini atmak yerine yalnızca teorik bir merak olarak kalmaya devam ediyor.