Geçtiğimiz Pazar günü Wimbledon merkez kortunda yaşanan bir pozisyon, insan-hakem yerine tamamen elektronik çizgi teknolojisinin kullanıldığı yeni dönemin kırılganlığını gözler önüne serdi.
Anastasia Pavlyuchenkova, rakibi Sonay Kartal’ın topunun dışarı çıktığını net şekilde görmüştü. Televizyon tekrarları da bunu doğruluyordu. Ancak elektronik çizgi sistemi sessiz kaldı. Hakemler kararsız kaldı ve puan tekrarlandı. Pavlyuchenkova bu puanı kaybetti ve sinirle “oyunum çalındı” dedi.
Olayın sebebi daha sonra açıklandı: Çizgi teknolojisi sisteminin biri tarafından yanlışlıkla kapatıldığı ortaya çıktı. Artık sistem manuel olarak devre dışı bırakılamayacak.
Teknoloji daha isabetli ama güven az
Teknoloji sisteminin adı Hawk-Eye. Topu ve oyuncuların ayaklarını 12 kamera ile takip ediyor, verileri yapay zekâ destekli analiz ediyor. Kararları 24 farklı ses tonuyla sistem okuyor. Ancak bu mükemmellik iddiasına rağmen sporcular hâlâ sistemin adaletinden emin değil.
Britanyalı tenisçi Emma Raducanu, teknolojinin kararlarından duyduğu hayal kırıklığını açıkça dile getirmişti.
Ancak eski Wimbledon şampiyonu Pat Cash, sistemin hata oranının düşük olduğunu ve insan gözünden daha isabetli çalıştığını savunuyor:
“Bilgisayarlar da hata yapar ama genelde insanlar yerine tercih ediliyorlar. Teknoloji daha iyi.”
Hawk-Eye insanları geride bıraktı mı?
Yine de bu sistem, insanlara olan güvenin yerini tam anlamıyla dolduramıyor. Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Gina Neff, bu durumu insanların “adalet duygusuyla” açıklıyor:
“Makine yalnızca tanımlanmış kurallara göre karar verir. İnsanlar ise bağlamı, niyeti, koşulları dikkate alır.”
Profesöre göre mesele “insan mı daha iyi, makine mi?” değil, ikisi arasındaki dengeyi bulmak.
Futbol ve VAR: İnsan + Makine yine sorunlu
Bu sorun sadece tenise özgü değil. Futboldaki VAR sisteminin hataları hâlâ tartışılıyor. 2024’te Tottenham-Liverpool maçında, bir golün yanlışlıkla ofsayt sayılması üzerine Premier Lig, bunun “önemli bir insan hatası” olduğunu kabul etti.
Resmî istatistiklere göre VAR geçen sezon “kilit anlarda” yüzde 96,4 doğruluk oranına sahipti. Ancak tek bir hata bile takımların kaderini değiştirebiliyor. Norveç ise VAR sistemini tamamen kaldırma eşiğine geldi.
Güven eksikliği yalnızca sporda değil
Yapay zekânın hayatın başka alanlarında da benzer tepkilerle karşılaştığı biliniyor. Otobanlarda milyonlarca kilometre test edilen otonom araçlar, insanlara göre daha az kaza yapıyor. Yine de halkın yüzde 37’si bu araçlarda kendini “çok güvensiz” hissediyor.
Aynı durum, kanser teşhisi gibi sağlık alanlarında da geçerli. Yapay zekâ radyologlardan daha isabetli teşhisler koysa bile, hastalar hâlâ gerçek doktorlardan ikinci ve üçüncü görüş duymak istiyor.
Mükemmeliyet sıkıcı mı?
Spor yazarı Bill Elliott, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Evet, teknolojiyle hata payı azalıyor. Ama mükemmellik de hayatı biraz sıkıcı hale getiriyor. Spor biraz da sürpriz, tartışma ve duygularla ilgilidir.”